“Emeklisiniz yurt dışında nasıl seyahat ediyorsunuz?”
Her seyahat dönüşü bu tarz sorularla muhatap oluyoruz. Seyahat planı yapmak isteyenler için öncelikle bu sorulara cevap vererek Kuzey Makedonya ve Kosova seyahati ile ilgili makaleme başlamak istiyorum.
Aslında ekonomik bir gezi planlayıp yurt dışına çıkmak öyle çok da zor değil. “İstemek, planlamak, hazırlanmak ve uygulamaya geçirmek.” Dört altın kuralı uyguladığınız takdirde seyahat etmek de inanın zorlanmayacaksınız.
Birincisi; Nereye gideceğinizi belirlemek, bu konu ile ilgili araştırma yapmak.
İkincisi; Gezilecek Tarihi mekanları, ülkenin ekonomik şartlarını araştırmak.
Üçüncüsü; Hazırlık yapmak. Havayollarının sık sık düzenlediği kampanyaları takip ederek aylar öncesinden bütçenize uygun uçak biletlerini alarak seyahat anına kadar uçak bilet ücretlerini ödemiş olmak ve bütçe hazırlamak.
Uygulamaya geçmek; Aylar öncesinden alınan (gidiş dönüş 2400tl) uçak biletleri seyahatinizin başında bütçenize büyük kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca konaklamalarınızda fahiş fiyatlı oteller yerine “Booking.com”dan tutacağınız günlük kiralık her bütçeye uygun evler, apartlar ( Biz 8 gece için 122 € ödedik ) seyahatinizi size yük olmaktan çıkarıp keyifli bir hale dönüştürebilir.
Her şey hazır, uçuş günü geldi çattı. Sadece küçük bir bavul ve sırt çantası ile seyahatimiz başlıyor. Fazla çamaşır götürmeye gerek yok, ayarlanan evde çamaşır makinası mevcut. Aynı zamanda mutfakta elektrikli ocak, küçük bir buzdolabı, mutfak dolabında tenceresi tabakları hatta kahvesi, deterjanları hepsi bulunuyor.
Ve nihayet yerel saatle 15:30 da uçağımız Üsküp havaalanına indi. Şehre gitmek için taksi ücretinin 20 € olduğunu öğrendiğimizde taksiyi tercih etmeyip, havaalanının kapısının az ilerisinde bekleyen otobüse bindik. Kişi başı 200 denar ödeyerek rahat bir yolculuktan sonra son durak olan Üsküp Holiday inn otelin kapısında Otobüsten indik. Telefonumuz uluslararası aramaya kapalı olduğu için önce kalacağımız evi bulmakta biraz zorlansak da kısa mesafe taksiye binerek Makedon tarafında kalacağımız eve geldik. 1+1 stüdyo daireye yerleşip, Üsküp’ü gece görmek ve telefona kart almak çıktık. Birkaç kişiye sorup Üsküp meydanına ulaştık. İlk iş olarak 10 € ödeyerek 10 GB interneti ve 3GB interneti balkanların tamamında geçerli olan hazır kart aldık. Rahatladık çünkü internetimiz vardı bu sayede dil problemini çözüp (goole çeviri), navigasyonu ile gideceğimiz yeri bulabiliyorduk. (Google haritalar)
Vardar nehri şehri ikiye ayırıyor. Nehir üzerinde ise şehrin sembollerinden biri olarak kabul edilen ve yapımına 1451 yılında Fatih Sultan Mehmet’in emri ile başlayan Taş köprü yer alıyor. Makedonya meydanında Büyük İskender’in heykeli tüm haşmeti ile ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Üsküp heykeller şehri olarak lanse ediliyor evet kesinlikle haklılar Şehrin tarihi meydanında ana caddelerde köprülerinin üzerinde yürürken hemen her köşe başında binaların tepesinde hatta Vardar nehrinin ortasında bir sürü heykelle karşılaşıyorsunuz.
Ertesi gün Sabah erkenden kaldığımız evden çıkarak Üsküp şehir müzesini gezdik. Müzede görülmeye değer fazla bir şey yok. Hemen az ileride bulunan Rahibe terasa evini ziyaret ettik. Rahibe terasa, Arnavut kökenli bir Hristiyan olup kendini fakirlere adayan bir misyonerdir. İnsani çalışmaları nedeni ile Nobel barış ödülünü almış yıllarca Hindistan’da yaşamış ve orada ölmüştür.
Üsküp’te Makedonya meydanı, Taşköprü, Sanat köprüsü Arkeoloji müzesi, ardından Türk çarşısını gezdik. Çarşıda; Balkan ninnisi dizisinde ki Taşköprü köftecisi, Kurşunlu hanı, Arasta camii. Hayrat vakfı Üsküp şubesi, Yerel Ensar Derneği, Türkçe yayın yapan yerel gazete ofisi www.timebalkan.com, Murat paşa Camii, Çifte hamam, Yiğit Paşa ve Meddah baba türbesi, Arnavut meydanı, Bit pazarı, Türkiye Maarif Vakfı, Köse Kadı cami, Üsküp kalesi, İsa bey cami, Şair Yahya Kemal Beyatlı’nın annesi Nakiye hanımın kabri, Yerel Ensar derneğinin Makedonyalı üniversite öğrencileri için açtığı Şule Yüksel Şenler Kız yurdu, Türk çarşısının içinde bulunan Sultan Murat camisini ziyaret ettik.
Üç günlük araç kiralayarak (Skoda Fabia 3 Günlük araç kira bedeli 80 €, Yurtdışı Çıkış İçin 30€ toplam 110€ ödedik) Kosova’ya doğru yola çıktık. Kosova sınırından arabanın sözleşmesinde Kosova yazmıyor diye geri çevrildik, Eksik belgeyi düzeltmek için Kosova ziyaretini ertesi güne bırakarak geri döndük. Dönerken zamanımızdan kaybetmemek için Matka kanyonuna gittik.
500 hektarlık alanıyla Makedonya’nın doğal güzellikleri arasındaki Matka Kanyonu milyonlarca yıl önce oluşmuş bir doğa harikası. İçerisinde ki Matka gölü ise Kuzey Makedonya’nın en eski yapay gölü olarak bilinmekte 1938 yılında bölgeye inşa edilen baraj sonrası oluşmuş. Matka kanyonundan sonra Üsküp’te Yahya Paşa Camii ve Vodno dağında bulunan Milenyum Haçına çıktık. Makedonlar dağın tepesine devasa haç dikmişler. Vodno dağına dolana dolana çıkarken kendinizi Karadeniz’de Sümela manastırına çıkıyormuş gibi hissediyorsunuz. Belli bir yerden sonra dağın tepesine teleferikle çıkılıyor. (teleferik ücreti gidiş dönüş 1 kişi 100 denar) Dağın tepesinde diktikleri devasa haçtan başak hala tamamlayamadıkları bir de kule inşaatı var. Haçın içinde ki asansör çalışmadığı için hacın tepesine çıkamadık. Vadno dağının tepesinde Üsküp’ü kuş bakışı seyretmenin hazzına doyulmuyor.
Ertesi sabah erkenden Kosova ya geçtik. Priştine ye 11 Km ileride de bulunan Sultan 1.Murat Hüdavendigar’ın iç organlarının bulunduğu türbeyi ziyaret ederek kabri başında dualar ettik. 500 yıldır türbeyi bekleyen özbek asıllı ailenin en son kalan türbedarı Saniye anne ile sohbet ederek hasret giderdik. Saniye anne tam bir Türkiye sevdalısı. Ana Vatandan gelen herkesi içtenlikle kucaklıyor. Türbe ziyaretimizi bitirip Priştine’ye döndük. Burada saat kulesi ve Fatih Sultan Mehmet camiyi ziyaret ettikten sonra arabamızın rotasını bu kez de Prizren’e çevirip Mehmet Paşa Hamamı, Saraçhane Halveti, Tekkesi (şeyh Abidin Efendi) Saraçhane camii, Sinan Paşa Camii, Taşköprü ve kiliseyi ziyaret ederek akşam üzeri Kosova’dan tekrar Üsküp’e döndük.
Kuzey Makedonya ve Kosova gezimiz hız kesmeden devam ederken Yağmurlu bir havada Kalkandelen (Tetova) ya doğru yola çıktık. Otobana girdiğimizde 40 denar ödedikten sonra çıkışta tekrar gişelerde 40 denar ödeyerek Kalkandelen’e yağmurla birlikte geldik. Arabamızı Alaca Camiye yakın park ederek camiye girdik. Biz caminin kapısında görevli Nafir Bey karşılayarak camiyi gezdirip tarihçesi hakkında bilgi verdi.
“Bu cami 1438 yılında yapılmıştır. Caminin mimarı İshak Beydir. Dönem Camilerinin çoğu bir sultan, bey, paşa veya bir makam sahibi kişinin mali desteği ile yapılırken, Alaca Cami Kalkandelenli iki kız kardeşin mali desteği çeyiz paraları ile yapılmıştır. Recep paşanın mimariye düşkün oğlu Abdürrahman Paşa tarafından 1833 yılında Cami büyük onarımdan geçirilmiştir. 1991 yılında Kalkandelen İslam Cemiyeti, Caminin etrafına Osmanlı tarzında duvar yapmıştır.
Alaca caminin hemen sağında Pena nehri kıyısında Isa Beg hamamı bulunuyor. Zamanında ilk defa maden suyu ve kaplıca suyu kullanılmış TİKA’nın restore ettiği hamam günümüzde sanat galerisi olarak kullanılıyor.
Harabati baba tekkesine girdiğimizde yağmur hızını çoğaltarak artırmış yağmaya devam ediyordu. Tekke, 1538 yılında Sersem Ali Baba veya Server Ali Baba adlarıyla anılan Bektaşi babası tarafından kurulmuştur. 1799 yılında Kosova Valisi Recep Paşa’nın kuruculuğunda bir vakıf, tekkenin içinde oluşturulmuştur. Dergâhın içindeki Mavi Konak adlı yapıyı Recep Paşa’nın veremli kızı Fatma Hanım’ın yüksekte daha temiz hava alması için yaptırdığı düşünülür. Harabati baba tekkesi çeşitli yapılardan oluşan bir tarikat külliyesidir. 26.700 metre karelik alana kurulan alanda 3 metre mazgallarla çevrili olup, mihman evi, şadırvan, çardak, derviş hane, aşevi, çeşme samanlık ve ahırdan oluşmaktadır. Bahçesinde bulunan geyik heykeli ve asırlık ağaçlar ziyaretçileri 1500’lü yıllara götürüyor.
İnsan bir kuş misali derler ya o misal Kalkan Delenden hareket ettik öğleye doğru Ohri’ye ulaştık. Yol gidiş geliş ve dağlardan aşarak kıvrıla kıvrıla gidiyor. Yolun boyunca tabiat harikası ormanı seyretmek ayrı bir haz veriyor. Ohri de Ali Paşa Caminde öğlen namazını kılıp Pir Muhammed Mehmet Hayati Halveti tekkesi ve hemen yanında bulunan Zeynel Abidin Paşa camiyi ziyaret ettikten sonra Ohri eski çarşıyı, Aziz Celement sokağını, sahil meydanını Ohri Antik Tiyatrosunu, Çar Samuel kalesini, Aziz Kilemet ve Panteleimon kilisesini ziyaret edip Ohri ye de veda ediyoruz. Bu arada hemen belirteyim Ohri incileri ile ünlü. Önceleri uygun fiyatlarla alınan incilerden oluşan takılar, tüm dünyada baş gösteren ekonomik sıkıntılardan nasibini almış fiyatlar katlanarak artmış.
Tekrar Üsküp’teyiz. Dönmemize bir gün kala Şehir parkını ziyaret ettik. Gerçekten görülmeye değer bir doğa harikası. Rengarenk çiçekler, devasa ağaçlarla her taraf sarıdan başlayarak kahverengi ve yeşilin tüm tonları ile kaplanmış. Hemen ardından İsa beg kabri ve saat kulesi ve Üsküp kalesinin ardından Vardar nehri kıyısında içilen çayla Üsküp’e veda ediyoruz.
Ertesi gün Holiday otelin karşısından havaalanına götürecek olan otobüsle Kuzey Makedonya’ya tekrar nasip olup ’da gelmek üzere veda ediyoruz.
Kuzey Makedon halkı, Müslüman’ı, Makedon’u, Arnavut’u ile cana yakın güler yüzlü misafirperverler. Yardım istediğinizde elinden geldiğince yardımcı olmaya gayret ediyorlar. Beni çok şaşırtan olayların birisi de şehirde yayalar yola adımlarını atar atmaz sürücüler durup hemen yol veriyorlar. Beni üzen tek şey sokak hayvanları aç. Çöp konteynırları devasa büyüklükte ve ağızları kapalı. O yüzden hayvanlar özellikle köpekler yiyecek bulmakta zorlanıyorlar. Bir lokma yiyecek için sizi saatlerce takip ediyorlar. Sokak hayvanları için mama ve su kaplarına maalesef hiç rastlamadım. Dünyanın çoğu yerinde olduğu gibi burada da hayat pahalı. Bir ekmek bir euro. Bizim bir liramız onların üç lirası olmasına rağmen para birimleri denar’ın pek kıymeti yok.
Güzel bir gezi oldu. Hayat arkadaşım sevgili eşim ile birlikte keyifli ve bol gezmeli 9 gün geçirdik. Biz Manastır’a (Bitola) gidemedik.
Gelmek, görmek ziyaret etmek isteyenlere tavsiyemiz. İki ülkeyi gezmek için 9 gün zaman ayırmak ve 3 gün araba kiralamak yeterli. Arabayı etkin kullanmak için 1 gün Kosova, 1 gün Kalkandelen ve Matka Konyonu, 1 Günde Manastır üzerinden Ohri ye gidip Kalkandelen üzerinden Üsküp’e dönmek. Milenyum hacına, Vadno dağına çıkmak için arabaya gerek yok. Taksi kullanmak daha ekonomik.
Başka bir ülkede buluşmak üzere takipte kalın
Selam ve Dua ile.
Muhteşem
Her terde izimiz var.
Bilgilendirmeye bayıldım
Merak ettiğim yerlerden di
Tekrarları nasip olsun
Bizede gitmek düşüyorbütün tiyoları vermişsiniz
Güzel bir gezi olmuş maşallah yani netice olarak kaclira masraf ettiniz abla
Alaca camiini gördüm onu siz orada iken samatyada bir esnaf ile tanışırken oralı olduğunu söylemişti bana. Bunun üzerine Nurettin beyefendiye söylemiştim o da yarın oraya gideceğiz demiş ve bana video atmıştı. Esnaf 150 yıl önce dedeleri oradan gelmiş bir İstanbul Beyfendisiydi videoyu gösterdim çok duygulanmıştı. Güzel tevafuklar.. saygı ve muhabbet ile.