Ölüm çoğu zaman unutulan hayatın en gerçek yanı, aynı zamanda da en acıtan tarafıdır. Hiç beklenmeyen bir anda çıkıp geliveren kaçınılmaz dünyanın sonu ahiret hayatının başlangıcıdır.
Ölüm, hayatta yaşanabilecek en ağır acı gibi görünse de “Her nefis ölümü tadacaktır” Doğum ve yaşam kadar ölümde hayatımızın bir parçası olsa da ölümü kimse hatırlamak istemiyor ve kendine konduramıyor, ta ki! yakınlarından en sevdiklerinden birini kaybedene kadar.
Uzun zamandır ara verdiğim yazılarıma, her canlının mutlaka bir gün tadacağı “ölümü” hatırlatarak tekrar dönüş yapayım istedim.
“Ölüm güzel şey`; budur perde ardından haber…
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber” (N.F.K)
“Dünya bir misafirhanedir konan göçer.
Giderken ne varsa giden bırakır gider.
Sonra ne nefes kalır geriye ne de bir ses.” (Bedirhan Gökce)
Yüce Rabbimiz ölümü ve hayatı hangimizin daha güzel işler yapacağını sınamak için yarattığını haber vermiştir. (Mülk 67/2)
Öyle ise Rabbimiz bizden o’nu tanımamızı, o’na kul olmamızı mahlukatın en şereflisi olarak var ettiği biz insandan beklemektedir. Şu kısacık imtihan dünyasında Allah’ı zikreden ona şükreden bir dile, muhabbetullah ile dolu bir gönle, onun yolunda geçirilen bir ömre sahip olmaktır.
Bir taraftan geçici dünyamızı imar ederken, diğer taraftan asil yurdumuz olan ahireti, ölümü devamlı hatırlamak unutmamaktır.
Hayatın gayesi de bu değil midir? Güzel bir kul olarak olarak yaşamak ve güzel bir kul olarak can verebilmek. Hal böyle olunca ister istemez akıllara şu soru geliyor …
Müslümanca yaşıyor muyuz?
Bu sorunun cevabını sokaklarda, çarşıda, pazarda, ticarette, insan ilişkilerinde bulabilmemiz mümkün.
Allah c.c Nur suresi 31 ayette buyuruyor ki;
“Mümin kadınlara söyle; Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar. İffet ve namuslarını korusunlar. Mecburen görünen kısımları müstesna, güzelliklerini ve ziynetlerini teşhir etmesinler. Birde gizledikleri güzelliklere, süslere dikkat çekecek ve erkeklerde arzu uyandıracak şekilde ayaklarını yere vurarak yürümesinler.
Ayet böyle söylüyor ama gördüklerimiz şahit olduklarımız tam tersini söylüyor.
Maalesef bizi biz yapan inançlarımız, değerlerimiz, örf, anane ve kültürümüz hızla yok oluyor.
İnsan nefsi, şeytanın da saptırmasıyla helallerden ziyade haramlara heves ediyor.
Yasaklar ve çirkinlikler ona daha güzel ve cazip geliyor. Nefis ibadetlerin hayır ve hasenatın meşakkatine zorluklarına ve bedeline katlanmaktan hoşlanmıyor. Kolayına gelen ve hoşuna giden zevk, eğlence, menfaat gibi şeylere yöneliyor.
İşte bu nefsin heva ve hevesine uymaktır.
Kuranın ifadesi ile Heva dalaletin en yakın sebebidir. Bu nedenle heva ve heveslerinin peşinden koşanlar delalete düşerler.
İnsanların heva ve hevesi o kadar tehlikelidir ki, bir müddet sonra insanlar onu ilah mevkiine çıkarıverirler ve aşağıların aşağısına yuvarlanır giderler.
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
Cehennem nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış, cennet de nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır. (Buhari. Müslim, Tirmizi)
Eğitim, terbiye ve doğru yanlış kavramı sevginin en güçlü olduğu ailede başlar sevgili dostlar.
Aile aynı zamanda toplumun sarsılmaz direğidir.
Sevgi ve saygının bir arada bulunduğu ailelerde toplumlar uzun ömürlüdür, hiçbir güç onları yıkamaz.
Biz çocuklarımızı güzel yetiştirelim.
Çağımızın vebası interneti doğru kullanmasına yönlendirelim
Çünkü artık tehlike sadece dışarıda değil evimizin içine kadar girdi.
Aile kavramını yok etmek için belli bir kesim bütün gücü ile çalışıyor.
Değerlerimize kutsallarımıza bütün güçleri ile saldırıyorlar.
Biliyorlar ki, Aile bozulursa toplum bozulur.
Akıllı kişi nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır.
Bu dünyadan gidiş hiçlik değil, bir terhistir, Vatan-ı asliyeye bir sevkiyattır.
Ölüm her kapıyı çalacaktır.
Ahiret vardır, hesap vardır cennet cehennem vardır.
Selam ve DUA ile
Aynur Yavuz
Hiç unutmadan
Lades tutuşmuşcasına
Aklımda!!!ölüm var
Ölümün aslında korkulacak bir şey olmadığını;bizi ve herşeyi var eden sonsuz şefkat sahibi olan yüce Allah’a kavuşturan bir vasıta olduğunu;bu kısacık dünyevi hayatın aslında bir sınav salonu olup, sergilediğimiz amellerin hesabını vereceğimiz ahiret yurduna gideceğimizin Behemehal gerçekleşeceğini sade, temiz ve harikulade bir şekilde ifade etmeniz emin olun çoğu insanlarda var olan ölüm korkusunu bertaraf edeceğini söyleyebilirim… Hele o”ÖLÜM ASLINDA BİR TEHİSTİR”Cümlesi ifade edilenler arasına ne güzel yakışan bir cümle olmuş öyle..! Kısaca harikulade bir anlatım, ustaca işlenmiş bir konu, okuyucuyu ölümle ilgili son derece aydınlatıcı bilgiler sunan harika bir eser.. Allah her daim böyle güzel ve son derece faydalı yazılar yazmayı nasip etsin kıymetli hocam. Allah razı olsun…
Dünya ahiretin tarlası ahirete giderken ne ekiyorsak mahşerde onu toplayacağız o yüzden teşpihte hata olmasın mahşerin sahibide ahirette ne para ediyorsa onu ekmemizi bize kitap, peygamber ve milyonlarca güzel insan ile anlatmış ama arada şeytan ve nefis ahireti boş ver bu dünyada ye-iç eğlen diye hep gaz veriyor dünyada gelinlik bir kız gibi hep güzel görünüyor tam bu ortamda ölüm bizi herşeyden elimizi çekiyor iyiki ölüm var bide müslüman olarak ölüp Rabb’imde iyilerle haşr edip cennetine alırsa değme keyfimize.
Allah bizi affetsin kendine kul kabul etsin
Ölüm acı gelsede ardındaki hakikatleri idrak edince mutmain oluyor insan, halbuki hayatta uykudayız ölünce uyanıcagız, ölümü de yaratan Rabbime şükürler olsun, harika bir yazı olmuş, durup kendimize tekrarlamamız gerekenleri bize kırmızı ışık gibi aydınlattıgınız için tşk ederim.
Yine çok doğru konulara deyinmissin Aynur abla yüregine sağlık her kelimesine katılıyorum malesef nesil gün geçtikçe sapkınlaşıyor ve böyle olmayı da normallestirmeye çalışıyolar Rabbim evlatlarımıza hidayet nasip etsin ömründe ölümünde hayırlısını versin
İnsan fezada, sonu bilinmeyen boşlukta dolaşan bir kürenin üzerinde hayat sürmektedir. İnsanın dünya dönüşü hakkında nasıl kaygılı değil ise kendisi hakkında aynı rahatlığa ermeli. İnsan ölümden korkmamalı, olması gereken, günü gelince elbet olur. Mevlananın dediği gibi Düğümü kim bağladı ise en iyi o çözer bela ve ölüm Allah’tandır. Her hal için vekil olarak Allah yeter.